HABERLERKÜLTÜREL

Rahim Demirbaş – Orman Dede

RAHİM DEMİRBAŞ

Ereğli ilçesi Beyören Mahallesi’nde emekli matematik öğretmeni , ülkenin dört bir yanında ve yaşadığı bölgede binlerce öğrenci yetiştirdi.

Kurduğu dershanede de yüzlerce öğrencinin üniversiteye yerleşmesini sağlayan altı çocuk babası öğretmen Demirbaş, 24 yıl önce trafik kazasında lise son sınıf öğrencisi oğlunu kaybetti.

Demirbaş, üniversite hayali kuran oğlu Yahya’nın anısını doğada yaşatmak için adeta otun bile bitmediği çorak arazide ağaçlandırma çalışmasına başladı. Yaklaşık 20 haneli mahalledeki dağın eteğinde 500 dekar arazi satın alan Rahim öğretmenin, 21 yıl önce diktiği 40 bin fidan bugün ormana dönüştü.

Yaklaşık 10 kilometre mesafeden su getirerek kurduğu ağaçlandırma alanına “Yahya Demirbaş Ormanı” adını veren emekli öğretmen, çeyrek asra yakın “yeşil serüveni”ne adeta varını yoğunu harcadı.

Tüm birikimi ve kazancını ormana yatıran Demirbaş, şartların ağırlaşmasıyla geçim kaynağı dershanesini kapatmak zorunda kaldı.

Dershanede çalışan öğretmenlerin SGK primlerini ödeyemediği için yüklü borç üstlenen ağaç sevdalısı, ormanının haczedilmesiyle karşı karşıya kaldı.

Yapılandırdığı borçlarını ödemekte güçlük çeken Rahim öğretmenin, elleriyle diktiği ormanına ülkenin dört bir yanındaki yetiştirdiği öğrencileri sahip çıktı.

Demirbaş, 400 dekar arazi üzerine kurulu ikinci orman alanındaki iki odalı evde 6 yıl önce kaybettiği eşinin ardından tek başına yaşıyor.

“Hedefim ormanın ayakta kalması ve ağaç sayısını 50 bine çıkmak”

Çorak araziyi yeşerterek bölgede efsaneleşen Rahim öğretmen, AA muhabirine hayatını anlattı.

Demirbaş, köpek, kedi, tavuk ve kazlarıyla hayatını devam ettirdiğini belirterek, şöyle konuştu:

“Oğlumun adını verdiğim ilk ormanda 32 bin civarında fidan yetişti. Evimin de içinde yer aldığı ikinci bölümde ise 8 bin ağaç var. Toplamda 100’ün üzerinde çeşitle 40 bin ağaç yetişti. Yaklaşık 10 kilometre uzaktan boruyla getirdiğim suyu ormanın içindeki altı havuz var, orada biriktiriyorum. 70 bin metrenin üzerinde damlama sistemiyle de bu ağaçları suluyorum. Gelir getirici cins ağaçlar da diktim. Sedir, çam, meşenin yanı sıra badem, ceviz ve üzüm yetiştiyorum. Ağaçlandırma merakım 1969 yılında başladı. Konya’dan getirdiğim palamut tohumunu dağda ektik. Tabii korunamadığı için hayatta kalan pek yok. Birkaç nadir olanı gölgelendiriyor. 1998’de 500 dekar arazi satın aldım.

Çevresini hasır telle çevirdim. 21 yılı geride bıraktık. İlk diktiğimiz ağaçlar 15 metreye ulaştı. Daha da dikmeye devam ediyorum. Kuruyanları yeniliyorum. Bu ömür olduğu sürece dikeceğim. Hedefim ormanın ayakta kalması ve ağaç sayısını 50 bine çıkmak.”

Tüm çocuklarını okutmuş

Ormana oğlu Yahya’nın adını verdiğini anlatan Demirbaş, “Rahmetli olan çocuğum hariç hepsi üniversite okudu. Lise son sınıf öğrencisiydi. Yavrum öldü, eli daldan kesildi. ‘İnşallah orman yaparsak bunlardan istifade eden insanlar ve hayvanlardan dolayı Yahya’m sevabından faydalanır’ diye düşündüm. İnancımızda üç kişinin amel defteri kapanmıyor. ‘Peygamberimizin kıyamet koparken bile elinizdeki fidanı toprakla buluşturun’ hadisi var.” diye konuştu.

“Övünmek için yapmadım”

Demirbaş, dershanecilikte yaşadığı sıkıntılar nedeniyle ekonomik sorunların baş gösterdiğini belirterek, şunları kaydetti:

“Dershaneyi kapattık ve öğretmenlerimizin SGK primlerini ödeyemediğimiz için yüklü borcun altına girdik. Borcu, 36 taksitle her iki ayda 12 bin lira ödemek suretiyle yapılandırdık. Bu borcu, öğrencilerimin ve bazı kişilerin katkısıyla büyük oranda ödedik. Sadece iki taksidi kaldı. Yazı gelmişti, bir ay içinde borcun ödenmediği takdirde orman satılacaktı. Ormandan başka arazim yok ki. Tanımadığım kişilerden bile katkı sağlayanlar oldu. Buraya Türkiye’nin çeşitli yerlerinden öğrenciler geliyor. Bu da örnek oluyor. Ağaçlandırma sevgisi masa başında olmaz. Burada taştan başka bir şey yok. Toprağı bulmak mesele ama burada ağaçlandırma yaptık.

Övünmek için yapmadım, böyle gördüm. Devlet beni okutmuş, emekli olup da kahvehane köşelerinde vakit geçirecek değilim. Katkıda bulunmam lazım.”

Bir yanıt yazın